• USD  32,50
  • EURO  34,96
  • BORSA  9.801,45
  • ALTIN  2.430,67
SON DAKİKA

Yılmaz Özdil: Utanç verici,tiksindirici...

Yılmaz Özdil: Utanç verici,tiksindirici...

07 Kasım 2020 10:18

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil Türk medyasından bir kesimin ABD seçimlerine yaklaşımını eleştirdiği yazısında ''Türkiye'nin kaderini ABD'ye bağlayanların hali, gerçekten utanç verici, gerçekten tiksindirici'' dedi.


Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil Türk medyasından bir kesimin ABD seçimlerine yaklaşımını eleştirdiği yazısında ''Türkiye'nin kaderini ABD'ye bağlayanların hali, gerçekten utanç verici, gerçekten tiksindirici'' dedi.

Özdil'in yazısının bir bölümü şöye:

Nebraska kırmızı.

Colorado mavi.

Oklahoma'yı Trump aldı.

Oregon'u Biden kazandı.

Michigan henüz belirsiz.

Eyalet eyalet harita yayınlıyorlar.

Programı yöneten dallama soruyor…

“Wisconsin sizce de sürpriz olmadı mı?”

Karşısındaki lavuk cevaplıyor…

“Minnesota daha büyük hayal kırıklığı bence, beklemiyordum.”

Wyoming'i merak ediyorlar.

Sandıklardan son dakika bilgisi almak için New York'a bağlanıyorlar.

Sevincini gizleyemeyip “Arizona'yı aldık” diye ağzından kaçıran var.

Kendilerine “yerli ve milli” diyen arkadaşların ekranlardaki hali, gerçekten ibret verici.

Kaderlerini ABD'ye bağlamışlar… Trump yıkılırsa, domino taşı gibi kendileri de yıkılacak diye tir tir titriyorlar, utanmasalar yağmur duasına çıkar gibi, Trump duasına çıkacaklar.

Bu zihniyet…

Bu kafa, yüz yıl önce de böyleydi.

 

Amerikan mandası için Wilson Prensipleri Cemiyeti kurmuşlardı.

Bizi kurtarsa kurtarsa Amerikalılar kurtarır diye düşünüyorlardı.

ABD'nin memlekete el koymasını istiyorlardı.

En az 15 yıl koruyup kollamasını, eğitmesini beslemesini istiyorlardı.

Manda, sığır cinsi demek değildi.

Fransızca kökenli bir kelimeydi.

“Yetki” anlamına geliyordu.

Ama, manda'yı körü körüne talep edenler sığır cinsiydi!

 

İstanbul basınında şunu yazan bile vardı…

“Bizi kararlarımızda başıboş bıraksalar bile, biz yine Amerika'nın desteğini istirham etmeliyiz, hatta Fransa'nın İngiltere'nin İtalya'nın desteğini istirham etmeliyiz, yalnızca birinin mandası olmayalım, neden yalnızca birine razı olalım?”

 yazının tamamını okumak için

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/noolacak-bu-wyomingin-hali-6115070/

 

Wilson, ABD başkanıydı.

Tarih profesörüydü, Princeton Üniversitesi'nde rektörlük yapmıştı, “dünyaya çekidüzen verme projesi” nedeniyle 1919 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü, dünyaya çekidüzen verme projesi kapsamında Türkiye'nin doğusunu komple Ermenistan'a armağan ediyordu, “bağımsız Ermenistan'ın kurucu babası” olmak istiyordu.

 

Bizim Amerikan mandacılarının kurduğu Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin Wilson'ı işte buydu!

 

Beyaz Saray yönetimi “manda”yı şöyle tarif ediyordu…

“Türkler ne kendilerini yönetebilir, ne başkalarını yönetebilir.

Islah edilmelidirler.

Ahlaki ve maddi yönden en uygun olanı, ABD mandasıdır.

İyi sonuç almak için Kürdistan'a kadar bütün bölge gereklidir.

Savaşa milyarlarca dolar harcamak yerine, mandaya milyonlar harcamak daha akıllıcadır!”

 

Amerikan Senatosu'nun manda planına göre, Türkiye'ye beş yıl içinde 750 milyon dolar verilecek, 60 bin Amerikan askeri gelip konuşlanacak, gerekirse asker sayısı 200 bine kadar çıkarılacaktı.

 

Veliaht Abdülmecid, Amerikancı'ydı.

Kendisini ziyaret eden İngilizlere açıkça söylüyordu, “Kuvayı Milliye'yle hiçbir alakam yok, Anadolu'da giriştikleri hareket haincedir, delice ve gaddarcadır, Türkiye Amerikalılara bırakılmalıdır” diyordu!

 

Yurtsever duygulara sahip olan, ama, yurdu kurtarmak için Amerikancılıktan başka çıkar yol göremeyenler de vardı.

İstanbul'daki direniş örgütümüz Karakol Cemiyeti'nin kurucularından Kara Vasıf bey mesela… “Memleket perişan, tek kuruş paramız yok, 500 milyon lira borcumuz var, gelirimiz bu borcun faizini ödemeye bile yetmez, vaziyetimiz müstakil yaşamaya müsait değildir, gelin mandayı kabul edelim, sonrasını sonra konuşuruz, Amerikan muavenetine mecburuz” diyordu.

 

Ahalinin “manda” kelimesinden rahatsız olduğunu bildikleri için, akıllarınca algı yönetiyorlar, manda demiyorlar, “muavenet” kelimesini kullanıyorlardı.

Bağımsızlığımızdan vazgeçmiyoruz, sadece “yardım” alacağız demeye getiriyorlardı.

 

Manda'nın en ateşli savunucusu Halide Edip'ti.

Başı çekiyordu.

“Lazım gelen para, ihtisas ve kudrete sahip değiliz, Amerika bu hususta çok işimize geliyor, 15-20 sene zahmet çektikten sonra yeni bir Türkiye'yi vücuda getirebiliriz” diyordu.

“Milli onurumuzdan taviz versek bile Amerikan mandasını kabul etmekten başka hal çaremiz olmadığını” savunuyordu!

 

İsmet İnönü, mandaya karşıydı.

Ona göre, manda kavramı “yaldızlı hap”tı.

Yaldızlarla süsleyip, hapı yutmamızı istiyorlardı.

 

Mustafa Kemal kestirdi attı…

“Tutturmuşlar bir Amerikan mandası gidiyor, bu asla olmayacak, Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi aşık? Amerikan mandası diye çırpınanlar, bu millete inanmayanlardır. Ya istiklal ya ölüm” dedi!

E, yüz yıl sonra bakıyoruz…

Sayın medyamızda eyalet eyalet sandık sayıyorlar, son dakika bilgileriyle seviniyorlar, canlı bağlantılarla üzülüyorlar.

Wisconsin sürpriz oldu.

Minnesota hayal kırıklığı.

Eyvah, Michigan gitti.

Noolacak bu Wyoming'in hali?

ABD başkanı'nın kim olacağı elbette tüm dünya için önemli.

Ama, yerli ve milli pozlarına bürünüp, Türkiye'nin kaderini ABD'ye bağlayanların hali, gerçekten utanç verici, gerçekten tiksindirici.


abd, ılmaz özdil, nebraska, wilson
ÖNCEKİ Merkez Bankasında laf dinleyen de gitti yerine saray'dan atama SONRAKİ Esnek çalışma modeli, tekliften çıkarılabilir