• USD  32,37
  • EURO  35,04
  • BORSA  9.120,18
  • ALTIN  2.325,29
SON DAKİKA
YEMEĞİN SALÇALISI

Demet Altınyeleklioğlu demet.altinyelek@gmail.com

YEMEĞİN SALÇALISI

26 Aralık 2017 09:10

Siz büyütemediklerimizden misiniz? O sizin sorununuz . Biz büyüdük.


TUİK verilerine göre 2017 bilmem kaçıncı çeyrekte tam 11.1 büyümüşüz.
Bundan sonraki çeyrekte daha çok büyüyeceğimizin, serpilip mayalanacağımızın da müjdesini aldık bu vesileyle.

Necip halkım bu haberle sevincinden sade suya mercimek çorbasına daha şevkle kaşık sallarken, pembe hayallerle yatıp, doğalgaz faturası yüzünden geceleri kombiyi kapattığı evinde battaniyenin altında titreyerek yeni büyümeler nasip etmesi için dua ederken dünyada halimize bakıp hasedinden çatır çatır çatlayanlar da olmuyor değil.

Efendim. “Almanya’nın en büyük bankasıdır.” diyor, başka da bir şey demiyorlarmış ona. Adı Commerzbank’mış. Halkım, büyüdüğü için sevinçten zil takıp oynarken çıkmış bu Commerzbank’ın stratejisti, “Türkiye şaka mı yapıyorsun?” başlıklı bir makale kaleme almış.
Bak şu densize! Bak şu haddini bilmeze!
Rakamların güvenirliliğinin sorgulanmasına ihtiyaç varmış. Kulağa pek inandırıcı gelmiyormuş. Doğrulanabilir uluslararası veriler çok daha farklı başka bir yöne işaret ediyormuş. Hatta yatırım riski falan... filan...

Şaka gibi! Siz ne karışıyorsunuz? Hayır, size ne? Ortanızdan çatlayacaksınız kıskançlıktan.
Bir gün de dış mihrak olmayıverin kardeşim.

Üstelik biz ciddi milletizdir! Şaka maka anlamayız. Daha biz çocukken, “Sus bakayım. Öyle çok gülünmez,” diye yasa konmuştur ki asık suratlı olmamız bundandır. Gülsek gülsek sinemada-o da etraf karanlık olduğundan kimse görmez diye Recep İvedik blmem kaça- kıkırdarız. O kadar. Büyüklerimiz daima doğruyu söyler, bizler de daima onlara inanırız.

“Ash” adlı bir şirket de bu Commerzbank’a hak vermiş, “Rakamlar beni de çok şaşırttı.” demiş.

Münasebetsiz. Ne var bunda şaşıracak? Büyüyemez miyiz yani?
                                                                  *
Bilen bilir şahsen kasabada otururum. Hem emeklilikte daha mütevazı bir bütçeyle yaşayabilmek, hem büyük kentin kaosundan kurtulmak, temiz hava, bol, ucuz ve taze gıda alabilmek için. Çoklu amaçlarla yani.

Mutluyum elbette. Kasaba deyip geçmeyin. Dostluğun, sosyalleşmenin en şahanesi burada yaşanır. Kasaba diye ufak bir şey de sanmayın. Büyüyor kasabamız. Ormanlar kesilip, yedi yıldızlı oteller, olağanüstü kıyılar doldurulup siteler, malikâneler yapılıyor. Altyapı çökmüşmüş, bırakın efendim altı; siz üste bakın. Nüfus artıyor. Kiralar artıyor, satılık fiyatları artıyor, dolar arttığı için güzelim marinalarda kapanan dükkânlar artıyor.

Kasaba deyip geçmeyin dedim ya, ülkenin nasıl büyüdüğü bu mini mini köşeden, kentin acımasızlığı altında hayatını rutine bağlamış büyük ve büyütülmüş kalabalıklardan daha iyi anlaşılıyor.

Sözgelimi can dostunuzla birer balık yiyip hasbıhal etmek için kasabanın en şirin kıyılarındaki bir restorana gidiyorsunuz. Şöyle gönül ferahlığı, bir tutam aydınlık için. İki balık, birer içeceğe 250 Törkiş Lira verdikten sonra, “Buna hakkım var mıydı?” diye kendinizi sorguladığınızdan içiniz geldiğinizden daha karanlık kalkıyorsunuz masadan.

Olsun! Büyüyoruz. Büyüme belirtileri bunlar!

Ya da komşularla toplanıp kahvaltıya gitmeyi çekiyor canınız. Alt tarafı şu bildiğiniz serpe serpe bitiremedikleri malum kahvaltı.
Dört kadın ellerimiz titreyerek 300 Törkiş Lira gelen hesabı paylaşıp kara düşüncelerle oradan uzaklaşıyoruz.

Oh, oh! Yaşasın! Büyüyoruz! En mayalısından.

Biliyorum uzattım, ama kasabamızın şenlikli pazarından söz etmeden olmaz.
Bazı konularda pek yetenekli olmadığımdan sebze, meyve yanında, ev yapımı birkaç şeyi de pazardan alırım. Salça örneğin. Katıksız ev salçası. Malum, asil milletiz, yemeğin salçalısını severiz. Çala kaşık koyuyorum yemeklere. Şöyle kırmızı kırmızı yiyelim diye. Bir gün kocama, salçayı kaça aldın diye sordum.

Abooo!!!

Bu yaşa geldim, hayatımda ilk kez salça tasarrufu yapmaya başladım.

Büyüdüm.