• USD  32,55
  • EURO  34,89
  • BORSA  9.645,02
  • ALTIN  2.432,33
SON DAKİKA
Yetmez ama HAYIR!

Semra Topçu semra_tv@yahoo.com

Yetmez ama HAYIR!

10 Ocak 2017 22:45

Yeni bir referandumun ayak sesini (sivil postal sesi mi desek) dinlerken, 2010 yılında ‘Yetmez ama evet’ sloganı ile yürütülen AKP kampanyasını hatırladım.


Yeni bir referandumun ayak sesini (sivil postal sesi mi desek) dinlerken, 2010 yılında ‘Yetmez ama evet’ sloganı ile yürütülen AKP kampanyasını hatırladım.

Hani içine ‘askeri vesayet bitiyor’ sosuyla servis edilen, yargıyı cemaate teslim eden referandumu... Hani ülke için ne büyük kayıp olduğu, 15 Temmuz’da cemaatin gücü ortaya çıkınca anlalışan referandumu...

Tarihten ders çıkarmayınca, tarih tekerrür edermiş. Yeni bir referandum gelirken, anayasa değişikliği görüşülürken, elimde değil hatırlamak ve ‘yazık bu ülkeye’ dememek. O yüzden yetmez ama HAYIR!

Yetmez çünkü sadece bu referanduma değil, bu referandum öncesinde yaşananlara da HAYIR! Şöyle açıklayayım:

Anayasa Komisyonu’na 21 madde ile girilen, 18 madde ile çıkarılan bu anayasa değişikliği teklifinin iki özelliği var.

Birincisi, adı konusunda uzlaşının olmaması; MHP’nin lideri Bahçeli’nin başlattığı bir süreçle gündeme gelen ve Bahçeli ile yönetiminin ‘cumhurbaşkanlığının yetkilerinin düzenlenmesi’ diye nitelendirdiği bu teklife AKP ise açık açık ‘başkanlık’ teklifi diyor.

İkincisi, içerik tartışmasından baştan itibaren kaçınılması; düşünün, bir referanduma gidiliyor ve tek adam etrafında toplanan yetkilerin sakıncaları tartışılmıyor. Bunun yerine yani içerik yerine 15 yıllık bir iktidarın başarısızlıklarının sonucunda yaşanan ölümlü terör sürecinde bu değişikliğin ‘kaçınılmaz gereklilik’ olduğu fikri konuşuluyor, konuşturulmak isteniyor.

Ayrıca toplumu, 15 yıllık iktidarlarının sonucunda yaşananlara rağmen, daha iyisi yapacaklarına ikna etme gereği duymuyorlar,

Topluma, 15 yıllık iktidarlarının sonucunda üçe çıkmış terör örgütlerinden nasıl kurtaracaklarını anlatma gereği duymuyorlar,

Toplumun kendilerine körü körüne inanmasını istiyorlar.

Bu arada varoluş ilkesi gereği halkın haber alma hakkına hizmet etmesi gereken medya kuruluşlarının da kendilerine hizmet etmesini istiyorlar. Öyleki, ülkenin sistemi değiştirilirken Meclis’te olan biteni değil de, aslında olağan bir doğa olayı olan kar yağmasını ve doğal olarak da yaşamın etkilenmesini izledi günboyu bu ülke.

Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, parlamenter sistemi yok edip, ‘başkanlık’ rejimini getiren anayasa değişikliği teklifinin daha ilk gününde, anayasanın çiğnendiğine, gizli oy yerine açık oy kullanıldığına tanıklık etti izleyebilenler.

İlk gün oylamasının sonucunda, teklifin geneli ile ilgili olarak matematik hesapları yapıldı, AKP ve MHP’den fire olup olmayacağını anlamak üzere yoğunlaşıldı ama en çok da şaşkınlıkla, milletin vekillerinin kendi iradeleri dışında bir başka iradeye biat yarışına girdiklerine, baskı altında ‘oylarını gösterme’ çabası sergileyerek oy kullandıklarına şahit olundu.

Durun ama bu cümlede bir tuhaflık var, tamam biraz uzun oldu ama daha farklı bir tuhaflık var, bir mantık hatası var! Bir daha üzerinden geçelim:

‘Milletin vekillerinin kendi iradeleri dışında bir başka iradeye biat yarışına girdiklerini, baskı altında ‘oylarını gösterme’ çabası sergileyerek oy kullandıklarına şahit olduk.’

Yok ama olmaz, siyaset bilimi kitaplarında böyle yazmıyordu. Neydi, neydi... Milletin vekillerinin mantıken milleti temsil ettiği ve sorumlu olmaları gerekenin seçmenleri olduğu sistem neydi?

Bizimki olmadığı kesin.

O yüzden YETMEZ AMA HAYIR!