• USD  32,46
  • EURO  34,73
  • BORSA  9.928,95
  • ALTIN  2.440,09
SON DAKİKA

Buldan: Kürt sorununu görmezlikten gelerek Türkiye Partisi olunamaz

Buldan: Kürt sorununu görmezlikten gelerek Türkiye Partisi olunamaz

29 Haziran 2020 11:16

Tükenmez Haber’e konuşan Pervin Buldan, “Türkiye partisi olmak Kürt sorununu görmezden gelmek demek değildir.


Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri Leyla Güven ve Musa Farisoğuları'nın milletvekilliklerinin düşürülmesinin ardından HDP’lilerin Edirne ve Hakkari'den Ankara’ya yaptığı “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” geçen hafta tamamlandı.

Polis engeliyle de karşılaşan HDP’liler, yürüyüşü, “AK Parti-MHP iktidarına karşı demokrasi güçlerine yapılan ittifak” çağrısıyla sonladı. Yürüyüşle birlikte “HDP’nin ittifak stratejisi” ve “HDP’nin Türkiyeleşme politikaları” da bir kez daha gündeme geldi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Tükenmez Haber’e verdiği röportajda partisinin ittifak politikalarını, erken seçin ihtimalini, “Türkiyelileşme” ve “Türkiye partisi” tartışmalarını anlattı.

HDP’nin kurulduğu günden bugüne kadar aynı yaklaşım içinde olduğunu söyleyen Buldan, “Bugün Kürt sorununun Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu kabul etmeyen, çözüm için çaba harcamayan bir parti bize göre gerçek anlamda bir Türkiye partisi olamaz" dedi.

Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesinde “Ekrem İmamoğlu'na tam destek verme konusunda net oldukları ve artık sahaya da inecekleri” yönünde bir demeç veren Buldan, “’Kaybedecekleri seçime girmezler’ algısını yerle bir ettik. Biz olmadan hiç bir denklemin kurulamayacağını gösterdik. Partisine bağlı, organize ve konsolide bir tabanımızın olduğunu herkes gördü. Hem kazandık, hem kaybettirdik" dedi.

“24 saat kara propaganda yapsalar da bizim seçmenimizi etkileyemezler”
- "HDP niye yürüyor?” sorusu HDP dışında herkese soruldu ve pek çok değerlendirme yapıldı. Biz size yeniden soralım; HDP Edirne ve Hakkari’den neden Ankara’ya yürüdü


Buldan: HDP olmadan HDP’yi tartışmak büyük ayıptır
Gerçekten de bu soru muhatabı dışında herkese soruldu. Aslında sorunun muhatabı olmayanlar da partimizin neden yürüdüğünü çok iyi biliyorlar ama çıkarları gereği başka şekillerde tartışıyorlar.

Günde 24 saat kara propaganda yapılsa dahi bizim seçmenimizi etkileyemezler. Halkımız neyin ne olduğunu görüyor. Ancak partimize yönelik medya ambargosu uygulayan kanallar sadece HDP seçmenine değil bütün seçmene haksızlık, hukuksuzluk yapıyor.

Başka partilerin seçmenleri bizim ne dediğimizi merak ediyor olabilir, buna izin verilmiyor. Halkın haber alma, gerçekleri öğrenme özgürlüğü elinden alınıyor. Asıl büyük sıkıntıyı burada görmek lazım. Ben bunu da iktidarın oy kaybetme korkusuna bağlıyorum. Kendileri dışında hiç kimsenin sözü dinlenmesin, bilinmesin istiyorlar. Ama demokrasi yürüyüşümüzde görüldü ki korkunun ecele faydası yok.

“Edirne halk iradesine yönelik saldırının sembolü”
Demokrasi yürüyüşümüzü tüm Türkiye’yi kucaklamak adına Edirne ve Hakkari olmak üzere iki merkezden eş zamanlı olarak başlattık.

Neden Edirne? AKP iktidarının tarzı siyaseti haline gelen darbeci zihniyete dikkat çekmek istedik ki yaşadığımız birçok sorun bu zihniyetin doğrudan sonucu.

Dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte başlatılan eş zamanlı operasyonlar tarihe 4 Kasım 2016 Siyasi Darbesi olarak geçti.

Edirne, yürütmenin yasamaya yaptığı siyasi darbenin, halk iradesine yönelik saldırının sembolü durumunda. 4 Kasım’dan bu yana vekilliklerin düşürülmesinden kayyım atamalarına, belediye eşbaşkanlarımızın tutuklanmasına kadar halk iradesine yönelik darbeler devam ediyor. Demokrasi Yürüyüşüyle hep birlikte siyasi darbelere dur demek istedik.

“Kürt sorunu devam ettikçe bölgeye barış gelmez”
Kangren haline gelmiş, bitmek bilmeyen savaşların insafına terk edilmiş Kürt sorununun onurlu bir barış temelinde demokratik çözümü için de Hakkari’den yürüyüşü başlattık.

Onlarca yıldır Kürt sorunu bu ülkenin en temel sorunu olmaya devam ediyor. Kürt Sorunu devam ettikçe Türkiye’nin demokratikleşmesi de, bölge barışının sağlanması da ihtimal dışıdır.

Kürtlerin her anlamda eşit yurttaşlık hakları Anayasal güvenceye altına alınmadıkça gerçek anlamda bir demokrasiden söz etmek mümkün olmayacaktır. Halen işleyen darbe mekaniği Kürt sorunu ile doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden yürüyüşümüzün adı “Darbeye karşı Demokrasi Yürüyüşü” oldu.

Kendisi dışında kimseye tahammül edemeyen, demokrasinin biricik kaynağı olan çokluğu, çoğulculuğu reddeden iktidara karşı 'artık yeter' diyen demokrasi yürüyüşümüz Türkiye’ye umudu ve cesareti aşıladı.

“Toplumun tüm kesimleri için yürüdük”
- Siz yürüyüşün Edirne kolunda yer aldınız, bu süreçte pek çok sivil toplum kuruluşu, siyasi partiyle görüştünüz. Nasıl tepkiler aldınız?

Çok olumlu tepkiler aldık diyebilirim. Yürüyüşümüze cesaret katan da görüştüğümüz kurumların, yapıların, sivil toplum örgütlerinin bu yönlü bakışları oldu.


hdp, pervin buldan
ÖNCEKİ Abdullah Gül ekonomiye dikkat çekti SONRAKİ Kerem Kınık’tan LGBTİ'lere nefret söylemi