• USD  32,47
  • EURO  34,79
  • BORSA  9.915,62
  • ALTIN  2.443,05
SON DAKİKA
Koronavirüsün çalışma hayatına etkileri

Çağrı Çetin avukat@cagricetin.av.tr

Koronavirüsün çalışma hayatına etkileri

24 Mart 2020 16:03

İş sözleşmesi bu sebeple işveren tarafından feshedilirse işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.


Tüm dünyada etkisini hızla sürdüren Korona virüsün toplum sağlığı üzerindeki ölümcül etkisinin dışında ekonomi ve iş hayatı üzerinde de ciddi ve sarsıcı bir etki yarattığı ortadadır. Bu bağlamda yetkili mercilerce gereken önlemler alınmışsa da, gerek alınan önlemlerin içeriği gerekse de yetkililerin yaptığı açıklamalar nazara alındığında adeta göz önüne alınmayan bir kesim bulunmaktadır: Çalışmak zorunda olan işçiler.

Halka yapılan çağrıların tümünde zorunlu olmadıkça sokağa çıkılmaması dikte edilmektedir. Ancak bazı işçiler işverenden yahut ekonomik koşullarından kaynaklanan sebeplerle işe gitmek zorunda kalmaktadır. Peki bu durumun İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku bakımından sonuçları nedir ve ne yapılması gerekmektedir?

Çalışanların önemli bir kesimi yönünden mevzuat gereği gereken önlemler alınmış, bu bağlamda çalışma sistemlerine bağlı olarak bazı işyerleri ve kurumlarda yarı zamanlı yahut evden çalışma sistemine geçilmiştir. Ancak özellikle bedeni çalışma gerektiren iş sektörlerinde gereken düzenleme hala yapılmamıştır. 

İş Kanunu uyarınca işveren işçinin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak ve araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca ise ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanların çalışmaktan kaçınma hakkı mevcuttur. Şayet işveren tarafından gereken tedbirler alınmaz ve işçi kusuru olmaksızın virüs sebebiyle enfekte olursa yerleşik Yargıtay kararları uyarınca bu durum iş kazası teşkil edecek ve işçi buna dayanarak her türlü hak ve alacağa sahip olacaktır. 

Virüs salgınının ise her türlü önlemin alınmasına rağmen önüne geçilemeyen ve işlerin yürütülmesine engel teşkil eden zorunlu sebep olarak tanımlanabileceği kanaatindeyiz. Bu durumda işçilere sunulacak birden fazla imkan bulunmaktadır. Bunlardan ilki işçinin lehine olan imkanlardan biri olarak ücretli izindir. İşyerinde işe başladığı günden itibaren en az bir yıl çalışmış olan işçilere, hizmet süresiyle orantılı olarak yıllık ücretli izin verilir. 

Ancak işçi hak ettiği yıllık ücretli iznini, kullanmak istediği zamandan en az bir ay önce işverene yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bununla birlikte işveren, işçinin istediği izin kullanma tarihi ile bağlı değildir. Dolayısıyla işçinin hak kaybına yol açmaksızın başvurulabilecek en etkili yollardan biri işçinin ücretli yıllık izin hakkını kullanmasıdır.

İkinci bir imkan ise işçiye ücretsiz izin verilmesidir. Ücretsiz izin uygulaması, ücretli izinden farklı olarak tarafların karşılıklı muvafakatiyle uygulanan bir yoldur. Bu halde iş sözleşmesi izin süresince askıya alınmış olur ve iş sözleşmesi ücret hakkı dahil tüm sonuçlarıyla geçici olarak ortadan kalkar. 

Başka bir imkan ise iş sözleşmesi devam ederken işe ara verilip, virüs salgınından sonra işçiye telafi çalışması yaptırılmasıdır. Zorunlu nedenlerle işin durması halinde işveren, zorunlu nedenin ortadan kalkmasından sonra iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz ve işe ara verilen dönem bakımından işçinin ücreti tam olarak ödenir. 

Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik uyarınca salgın hastalık zorlayıcı sebep olarak nitelendirilmektedir. Bu Yönetmelik ile sigortalı sayılan kişileri hizmet akdine tabi olarak çalıştıran işverenin, zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltması veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durdurması hallerinde, işçilere kısa çalışma ödeneği ödenmesini mümkün kılmaktadır. Kısa çalışma ödeneğine hak kazanılabilmesi için iş yerinde kısa çalışma yapılması gerekmektedir.

Kısa çalışma ise üç ayı geçmemek üzere işyerinde uygulanan çalışma süresinin, geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulmasını ifade etmektedir. Bu halde işveren Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’ne yazılı olarak başvuru yapmalıdır. İşçinin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için işverenin kısa çalışma talebinin uygun bulunması ve işçinin kısa çalışmanın başladığı tarihte çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanmış olması gerekmektedir.

Korona virüs salgını ayrıca zorlayıcı sebep olarak nitelendirilebileceğinden, İş Kanunu’nun 24 ve 25. maddeleri uyarınca hem işçi hem de işveren bakımından işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebep olarak haklı fesih sebebi teşkil etmektedir ve iş sözleşmesinin haklı sebeple feshini mümkün kılmaktadır. İş sözleşmesi bu sebeple işveren tarafından feshedilirse işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.

Görüldüğü gibi; içinde bulunduğumuz zor günlerde gerek işçi gerek işveren tarafından başvurulabilecek birden fazla seçenek bulunmaktadır. Bununla birlikte bu salgının çok yeni olması sebebiyle meydana gelecek ihtilaflarda mahkemelerin olaya yaklaşımı ve nitelendirmesi merak konusu olmuştur. İşçi ve işverenlerin mağduriyetlerinin önüne geçilmesi ve herhangi bir ihtilafın yargı mercilerine sirayet etmemesi adına ilerleyen günlerde özellikle Bakanlıklar tarafından işverenlere gereken desteğin sağlanarak işçileri koruyucu düzenlemeler getirilmesinin herkes için yararlı olacağı kanaatindeyiz. 

Evde kalarak sağlıklı günlere kavuşmak dileğiyle…