• USD  32,24
  • EURO  34,80
  • BORSA  10.055,98
  • ALTIN  2.429,50
SON DAKİKA

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Yüreğin yetiyorsa meydana çık!

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Yüreğin yetiyorsa meydana çık!

04 Mart 2020 13:14

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'de görev yapan Mehmetçik'in silah arkadaşıyla olan mesajlaşmasında "Şehit düşersem conconları cenazeme sokmayın" diyen Mehmetçik'in mesajını hatırlatarak muhalefete yüklendi.


İktidar ve muhalefet arasında "Şehitler Tepesi" tartışmaları devam ediyor. Konuyla ilgili parti grubunda değerlendirmelerde bulunan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi.

Operasyon bölgesindeki bir askerin arkadaşına gönderdiği mesajı kürsüden okuyan Erdoğan, "Bölgede görev yapan bir kahramanımız devre arkadaşına 'Sen demiyor muydun? Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek aladır diye. Bu iş, şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir, olur da görüşmemiz mahşere kalırsa bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan o conconları cenazeme sokarsan hakkımı helal etmem' mesajını gönderiyor" ifadelerini kullandı.

 Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Sözlerimin hemen başında bin yıldır kanlarımızla sulayarak vatan toprağımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, bayrağımızı dalgalandırabilmemiz, ezanımızı semalarımızı yankılatabilmemiz için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Terörle mücadelede 40 yıla yakın sürede verdiğimiz binlerce şehidimize Suriye'de malum yenileri ekleniyor. Son olarak İdlib'de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerimizin de aralarında olduğu nice canlarımızı toprağa verdik. Şehitlerimizin şehadetleri mübarek olsun diyorum. Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir şehidimizin, gazimizin tek damla kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırdığımızda büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız.

ŞEHİTLER TEPESİ TARTIŞMASI

"Şehitler Tepesi boş kalmayacak" sözünü anlamak için de imanın yanında, bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Hâlâ ısrarla "şehitler tepesi boş kalacak" diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme peşinde demektir. Tabi 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken mücadeleden kaçan, tankların arasından sıyırıp ondan sonra belediye başkanının konutunda veya bir başka evde kahvesini yudumlayanlardan bu millet de şehadet yolunda gitmek gibi bir şey olmaz. Bu tipler bize dönüp "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var" derken, mesela Amerika'ya, Rusya'ya Avrupa ülkelerine asla böyle bir soru yöneltmiyor. Çünkü bunların gözünde ülkemizin yürüttüğü mücadelenin zerre kadar dertleri yoktur. Suriye tartışması ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesidir. Bunlara en güzel cevabı aslında şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız ve milletimiz veriyor.

ŞEHİDİN MESAJINI KÜRSÜDEN OKUDU

Bir şehidimiz, "Sizden ricam sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Gittim, gördüm. Tam da olmamız gereken yerdeyiz" mesajını verirken karşımızdaki zihniyetin sefaletini tasvir ediyorum. Bir şehidimizin babası bakın ne diyor? "Soğan patates dediler, ekonomimize saldırdılar. Biz o soğanı yemeden yaşarız ama vatansız yaşayamayız" diyordu. İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi cenaze merasiminde "Canımız feda olsun yeter ki vatan millet sağ olsun. Ezanımız dinmesin bayrağımız inmesin. Başka bir derdimiz yok bizim" diyerek metanet gösteriyordu. Bölgede görev yapan kahramanımız, devre arkadaşına " Sen demiyor muydun? Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır diye. Bu iş şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir olur da görüşmemiz mahşere kalırsa bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan o conconları cenazeme sokarsan hakkımı helal etmem" mesajını gönderiyor.

"BU ZİHNİYET YERİNİ YILLAR ÖNCE BELLİ ETMİŞTİR"

Ben "Şehitler tepesi boş kalmayacak" dedim, diyorum, diyeceğim. Tabi bunlar onurlu tavırlar. Fakat hayatta "Hiçbir laftan tiksinmedim şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar" diyenlere bir şey ifade etmiyor. Çünkü bu zihniyet "Bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım" diyerek karşımıza sürekli terör örgütlerinin tezleriyle çıkarak yerini yıllar önce zaten belli etmiştir. Kimin nerede olduğunu çok dikkatle takip etmemiz lazım. Bay Kemal'in yeri bellidir. Bay Kemal'in yeri ne vatandır, ne millettir. Onun yeri Esed'in yanıdır. Bir de onu tavsiye ediyor ya buyur sen git. Zaten yanında da bay monşerler var. Güzel bir yolculuğu gerçekleştirirsin. CHP genel başkanının hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağrıma gidiyor. Bir yere kadar siyasetin cilvesi kadar tahammül etmek mümkündür. Ama artık mesele doğrudan istikbalimize saldırı noktasına gelmiştir. Kendisi bizi tahrik ettiğini sanarken aslında ülkemize olan kinini kusuyor.

TERÖR ÖRGÜTLERİ KILIÇDAROĞLU'NU ŞÜKRANLA İZLİYORDUR

Zaman zaman Kılıçdaroğlu'nun ülkemizin Suriye meselesinden Akdeniz'deki politikalarına kadar hayati politikalarının söz konusu olduğunda söylediği sözleri acaba kimler keyifle dinliyordur diye merak ediyorum. Önümüzdeki fotoğrafa baktığımızda cevap hemen karşımıza çıkıyor. Mesela Esed, tarifsiz bir şekilde takip ediyordur. Hafter, alkışlayarak dinliyordur. PKK'sından FETÖ'süne kadar tüm terör örgütleri Kılıçdaroğlu'nu şükranla izliyordur. Amerika'daki Avrupa'daki Rusya'daki İran'daki bazı çevreler takdirle takip ediyordur. Bu zatın ağzından ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini savunma anlamında tek kelime çıkmazken her sözü ve tutumuyla karşımızdakilere destek veriyor. Bu zat, dün de çıkmış kürsüne o gece neredeydiniz diye soruyor. Madem merak ediyor söyleyeyim. O gece bu ülkenin cumhurbaşkanı sabaha kadar görevinin başındaydı. Ertesi gün erken saatlerden itibaren de hiç ara vermeden cumhuriyet tarihinin liderler düzeyindeki telefon diplomasisini yürüterek görevine devam ediyor. O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, diğer bakanlarımız, MİT Başkanımız ve diğer tüm sorumlular görevlerinin başındaydı. Genelkurmay başkanı, Kara Hava Kuvvetleri komutanı, diğer tüm komutanlar görevinin başındaydı. TSK'nın tüm mensupları görevinin başındaydı. Sağlık kurumlarından güvenlik birimlerimize kadar herkes görevinin başındaydı.

SEN ARA, NİYE ARAMIYORSUN?

Kılıçdaroğlu CHP Genel Merkezi'nde kahve içip televizyon seyrederken, ülkeyi yönetenler şehitlerimizin kanını yerde bırakmamak için canla başla çalışıyordu. Benden telefon bekliyormuş. Eğer çok merak ediyorsan nasıl ki sayın Bahçeli ile telefon diplomasimizi yürüttük. Nasıl ki Meral hanımla bunu görüştük. Karamollaoğlu ile görüştük sen de arardın gerekli bilgiyi verirdik. Cumhurbaşkanlığı makamı seni arayacak bilgi verecek, bu bir defa protokol anlayışına da sığmaz. Sen ara, niye aramıyorsun?

Hatay Valimizden İletişim Başkanlığına bakanlığımıza kadar her seviyede bilgiler milletimizle paylaşılmıştır. CHP başındaki zat o sırada kim bilir hangi sinsiliklerin peşinde olduğu için kimin çalıştığını takip edememiş olabilir. Ama milletimiz her şeyi başından sonuna kadar izlemiş, takip etmiştir. Bir yandan Esed'le dans eden, öteki tarafla "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var" diyen, beri tarafta niye diplomasiyi kullanmıyorsunuz dokundurması yapan kişi Türkiye'nin çıkarları nerede göremez.

BU İŞ BİRİLERİNİ ÖNE SÜRÜP ARKADAN KIS KIS GÜLMEK OLMAZ

Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini sürekli fitneyle iftirayla lekelemeye çalışan her kim olursa olsun haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir. Bir insanın kendi ülkesine ve milletine böylesine derin bir kin beslemesi için ya geçmişte ağır bir travma yaşaması ya da daha başka bir çıkar hesabının pençesine düşmüş olması lazım. Sanıyorum karşımızdaki zatta her iki durum birden söz konusudur. Sürekli kendini bu ülkenin cumhurbaşkanı yerine koyarak ahkamlar kesiyor. Kılıçdaroğlu bu ülkenin yönetiminde sorumluluk istiyorsa kendisine bunu hemen göstereyim. Bu iş birilerini öne sürüp arkadan kıs kıs gülmek olmaz. 2023 yılında bu ülkede bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Yüreğin yetiyorsa çıkarsın meydana 'ben ülkeyi yönetmeye talibim' dersin. Milletten yetkiyi alabilirsen de söylediklerini yaparsın. Olay bu kadar basit. Ama o güne kadar bu zata düşen görev, sorumluluk sahiplerine destek vermektir. Bunu yapamıyorsa sükut etmesine razıyız. Yeter ki milletimizin acılı yüreğini karartmasın, sinirlerini germesin, tepesini attırmasın.

ANADOLU TOPRAKLARI HERKESE KUCAK AÇMIŞTIR

Anadolu toprakları sadece bugün değil, tarih boyunca her kökenden inançtan insana kucak açmış ve yurt olmuştur. 93 harbinden Balkan savaşlarına, oradan birinci dünya savaşı ve istiklal harbinden sonraki mübadelelere kadar son 1,5 asırdaki gelişmelerin ardından bu topraklara göç edenlerden oluşuyor. Son 30-40 yılda Bulgaristan'dan Kafkasya'ya kadar bölgemizde maruz kalınan zulümler ardından sayıları milyonu bulan kardeşlerimiz ülkemize gelmedi mi? Terör örgütlerinin ve zalim rejimin önünden kaçan 4 milyona yakın Suriyeli de aynı şekilde ülkemize sığınmadı mı? Bu ülkede hiç kimsenin evini yurdunu terk ettiği için topraklarımıza sığınanlara tahkim ve taciz etmeye hakkı yoktur. Bize düşen bu insanların yeniden evlerine dönerek huzur ve güven içinde yaşayabilecek iklimi oluşturabilmenin mücadelesini vermektir.

Sivilleri öldürerek, halksız bir devlet peşinde koşan rejimin katliamından kaçanlar Türkiye'ye yöneliyorsa bunun nedeni bizim vicdanımız, ahlakımızdır. 36 şehit verdiğimiz saldırının ardından Avrupa'ya gitmek isteyen mültecilere sınırlarımızı açma kararı almıştık. BM tarafından kabul edilen insan hakları evrensel beyannamesinin 14'üncü maddesi şöyle diyor. "Başka memleketlere iltica etmek ve bu memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkına haizdir" Bugün sınırları kapatan, bindikleri botu batırarak, vurarak geri göndermeye çalışan her ülke bunu çiğnemektedir. İşte Yunanlıların yaptığı. Botları şişleyerek batırıyor ve o botların içindeki yavruları anneleriyle beraber ölüme terk ediyor. Halbuki Yunanistan ikinci dünya savaşı yıllarında bugün kapılarını kapattığı coğrafyada sürgünde kurduğu hükümetle varlığını devam ettirmeye çalışıyordu.

YUNANİSTAN'A SERT ELEŞTİRİLER

Mültecileri denizde boğmaktan, kurşunla öldürmeye kadar her türlü yolu deneyen Yunanlı bir gün bu merhamete kendilerinin de ihtiyacı olabileceğini unutmamalıdır. Topraklarına gelen mültecilere saygılı davranmaya davet ediyorum. Hemen şurada mültecilerin akınında AB kalkıyor 350 + 350 milyon avro olmak üzere para yardımı, işte bunun yanında bot silah asker göndermeye hazırız diyor. Peki 10 yıldır 4 milyon mülteciyi topraklarında barındıran Türkiye'ye böyle bir destek verdiniz mi? Bunun kararını alabiliyorsunuz. Bugün bendeler, geliyorlar. Konuşacağız. Vermiyorlar, vermediler. Çünkü ikircikli davranıyorlar. Bunların tek yüzü yok, maalesef birkaç yüzü var. dürüst davranın ya. Verecekseniz verirsiniz, vermeyecekseniz vermezsiniz. Ama bizi aldatmaya kalkmayın. 40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye evelallah bir 40 daha harcar.


chp, akp, erdoğan, şehit, kılıçdaroğlu, idlib
ÖNCEKİ Göçmen akınında azalma! SONRAKİ Fatih Altaylı'dan Ahmet Hakan'a: Delikanlı ol! Yeter ki yalan söyleme...