• USD  32,58
  • EURO  34,82
  • BORSA  9.645,02
  • ALTIN  2.419,21
SON DAKİKA
Sevgili Günlük (Son)

Necmi Hatipoğlu nhatipoglu55@gmail.com

Sevgili Günlük (Son)

19 Temmuz 2019 12:56

Bir haftadan fazla bir süre merakla, heyecanla takip ettiğiniz, biraz da tebessüm ederek okuduğunuz kayıp Ekrem İmamoğlu günlüklerinin nihayet sonuna gelmiş bulunuyoruz;


10 Temmuz 2019 Çarşamba

Bugün de Gezi olaylarında katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm yıldönümüydü.

Düşlerinde özgür bir dünya olan tüm masum yüreklere… Rahat uyu güzel çocuk, ruhun şad olsun… şeklindeki  twitim 183 bin beğeni aldı çok şükür. Gerçi hala kebapçıların, komedyenlerin ve şarkıcıların takipçi sayısına ulaşamadım ama sosyal medyada artık benim de bir karşılığım var, bunu açık seçik görüyor herkes…

Özel kalem söyledi eski genel sekreterimiz ölmüş, cenazesine gitmesek olmaz. Eh gitmişken bir twit atmayalım mı dedim ve şöyle yazdım twiter’a;

İBB eski Genel Sekreteri Tuğrul Erkin’i Süleymaniye Camii’nde kılınan cenaze namazıyla ebedi yolculuğuna uğurladık. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınları ve sevenlerine başsağlığı dilerim.

Meclisin olmadığı günler sıkıcı geçiyor, çünkü saatlerce süren canlı yayın yok, demagoji  yok, hamaset desen kimse duymuyor, nasıl sıkılmaz benim gibi bir siyasetçi..?

Şöyle dönüp bakıyorum iki haftayı yedik. Her ne kadar İstanbul’a ve görevime ilişkin kayda değer bir şey yapmış olmasam da benim açımdan gayet verimli geçen bir on beş gün oldu.

Biliyorum, hissediyorum, her şey çok güzel olacak…

Nasıl mı olacak? Haa bakın orasını ben de bilmiyorum.

Ama tabi bunu kameralar önünde böyle seslendirmemem gerekir. Yoksa daha şimdiden anlaşılır asıl niyetimin, belediye başkanı olarak İstanbul’a hizmet etmek kadar, devlet başkanı olarak ülkeme hizmet etmek olduğu da…

Şu defterimi alın arabaya koyun evladım, sakın düşürmeyin, Allah muhafaza bir gazetecinin eline geçerse, herkes okur günlüğümü...

Öyledir; günlükler kişisel eşyalardır ve sahipleri izin vermediği sürece kimse okuyamaz, okutulamaz.

Biz de zaten İmamoğlu günlüklerini kaleme alırken, sahiden onun günlüklerini ele geçirip sizlerle paylaşmadık, hani mesela dedik, bulsak içinde ne yazıyor olurdu acaba dedik, kendimizi İmamoğlu’nun yerine koyup hayali bir günlüğün hayali sayfalarını paylaştık sizlerle. (Bu paragraf, hayata mizahi yönüyle bakmayı beceremeyenler içindi, ciddiye alıp mahkemeye gideceğini söyleyen bile oldu, o bakımdan yani)

Biraz olsun tebessüm ettirebildiysek, okurken düşündürebildiysek, kimsenin yüksek sesle söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri seslendirerek birilerinin vicdanına dokunabildiysek ne mutlu bize.

Hayali günlük dedik ama içinde yazan bütün faaliyetler gerçekti. Onları öğrenmek için çok zorlanmadık. Çünkü Sayın başkanın sosyal medya mecralarına olan sevgisi ve ilgisi işimizi hayli kolaylaştırdı…

Sayın İmamoğlu’na da göstereceği anlayışa ve her zaman dillendirdiği hoşgörüsü için teşekkür ederiz.

İyi siyasetçi biraz da eleştiriye tahammül gösterebilen siyasetçidir zira…

Hatırlayın, kendisini taklit eden sanatçılarla aynı televizyon programına çıkabilen Turgut Özal’ı, kendisini anlatan karikatürlere herkesten daha çok gülen Süleyman Demirel’i…

Bugün ne yazık ki böyle bir ortam kalmadı.

Biliyorsunuz, Sayın Tayyip Erdoğan eleştiriye tahammülü olmayan bir siyasetçidir.

Bunu hepimiz mahkemelerle, cezaevleriyle gayet güzel öğrendik.

İmamoğlu’nun siyaset sahnesinde yerini almasıyla, o unuttuğumuz TV’lerdeki tartışma programlarına, karikatürlerle ve hicivle eleştirilen siyasetçilerin siyaset yaptığı günlere yeniden dönüyor olmanın mutluluğunu biz gazetecilerin yaşadığını da ifade etmeliyim.

İşi her şeyden daha çok eleştiri olan Gazetecilerin kalem oynattığı alan iyice daralmıştı malum, şimdi artık bizler de biraz rahatlamış olduk, günlerdir okuduğunuz bu tür bir yazıyı Erdoğan için kaleme almak imkansızdı. Çok şükür artık hicvedip saygı sınırları içinde eleştiri yapabileceğimiz bir siyasal figürümüz oldu...

Sabırla bizi okuduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

Ve son olarak diliyorum ki, Ekrem başkanın her üç cümlesinden birinde dediği gibi, her şey çok güzel olsun…